Öyle günahlarım olmalıydı ki cehennemde yanarken bile yüzüme bir tebessüm yansımalıydı.
Ayaklarımda alevlenen ateşten pabuçların kafamın içine uzanan sıcaklığıyla "Vay be demek bunu da yapmışım." deyip eğlenebilmeliydim...
Sırat köprüsünden tek ayakta zıplayarak ve ağzımda melodisiz bir ıslıkla geçmek gibi bir ahiret beklentisinin dünyasal karşılığıydı tüm eylemlerimin çözümlemesi.
Sebep bağışlanmaya olan inancım değil tabii sadece umursamazlık hepsi bu. Haksız da sayılmazdım keza astrofizikçilere göre evrende kapladığımız yer bir okyanusa batırdığımız iğnenin kapladığı alanın binde biri kadarsa neyi umursamalı ki insanoğlu?
KURALLARA UYMAYI SEÇERSEN ÖZGÜRCE SEVİŞEMEZSİN
"Hayatıma gir ve kapıyı üstümüzden kilitlesinler.
Anahatları yedi farklı kalede yedi farklı ejderhaya teslim etsinler. Kaçabilirsen eğer cennetin dibine kadar yolun var be kadın..."