Mu'tezile içinde yetişerek bu mezhebin hatırı sayılır bilginlerinden biri haline gelen Ebü'l-Hasan el-Eş'arî'nin kırklı yaşlarında fikrî bir dönüşüm geçirerek mezhebini terk etmesinin arka planında hiç kuşkusuz Ebû Hanîfe'den itibaren gelişen Sünnî kelâm hareketinin önemli tesiri vardır. Eş'arî yaşadığı entelektüel dönüşümün ardından Mu'tezile karşısında cedelî açıdan zayıf duran Ehl-i sünnet düşüncesini kelâmî metotla savunma görevini üstlenir. Onun mezhebinin kendisinden sonra Şâfiîler ve Mâlikîler'in yanı sıra bazı Hanefî ve Hanbelî âlimleri tarafından da benimsenerek Ehl-i sünnet'in büyük bir kolu haline gelmesinde nakil ile aklı birleştiren mûtedil bir metot kullanmasının rolü büyüktür.
Kelâm ilminin konularını "temel meseleler" (celîlü'l-kelâm) ve "ayrıntılı meseleler" (dakīku'l-kelâm) olmak üzere iki kısımda ele alan Eş'arî'nin celîlü'l-kelâm sahasında Mu'tezile Cehmiyye ve Hâriciyye gibi çeşitli İslâm mezhepleriyle mücadele ederken dakīku'l-kelâm konularında ise daha çok ulûhiyyet ve nübüvveti inkâr eden yabancı fikir akımlarını hedef aldığı görülür.
Bu kitap Eş'arî'nin daha çok Mu'tezile'ye dayanan bir bilgi ve varlık anlayışı ile Ehl-i sünnet kelâm düşüncesini şekillendirmedeki başarısının arka planına ışık tutmaktadır.