1929 Krizi gelecekteki krizlerin nasıl olacağının bir proto-tipiydi aslında. İnsanlık o krizden bir ders de çıkardı. Dünya ticaretinin liberalleştirilmesi gerekiyordu. Bunun için de elden geldiğince gerekli önlemler alınmaya çalışıldı. Ancak güçlünün bencilliği insanoğlunun yakasını bırakmamıştı. Bu liberalleştirme ekonomisi güçlü olan devletlerin çıkarlarına uygun bir şekilde biçimlendirildi. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yerleştirilen bu yeni dünya sistemi başlarda pek kötü gitmiyordu. 1944'te yapılan Bretton-Woods anlaşması bir ölçüde ayıpları da kapatıyordu. Ama 1971'de Bretton-Woods'un çökmesinden son- ra takke de düşmüş oldu. Arkasından gelen 1973 petrol krizi ise kapitalist sistemin ne kadar savunmasız olduğunu bir kez daha kanıtladı. Ama insanoğlu bundan ders çıkarmayı bilemedi. Gelişmiş ülkelerin açgözlülüğü kendi gözlerini o kadar köreltmişti ki kendi altlarını kendilerinin oyduklarını bile anlayamadılar. |
Kapitalizm tüketim eksikliği üzerine kurulu olan bir sistemdir. Sermaye birikimi bu tüketim eksikliğinin giderilmesi yoluyla gerçekleşiyor. Yeni pazarlar bu tüketim süre- cine katıldıkça daha çok sermaye birikimi gerçekleşiyor ve kapitalist üretim ilişkileri daha çok küreselleşiyor. Tüketimde tıkanma yaşandığında ise sermaye birikimi süreci de tıkanma içine giriyor. Kapitalizm bu yapısından dolayı kriz yaratan bir sistemdir.