Seyyid Kutub kendisini idama mahkûm eden
mahkeme heyetine şöyle dedi:
"Eğer Allah kanunu ile mahkûm edilmişsem ben Hakk'ın hükmüne razıyım.
Eğer batıl kanunlarla mahkûm olmuşsam ondan çok daha üstün bir düşünceye sahip olduğum için
batıldan ve münafıklardan merhamet dilemem.
Allah'a şükürler olsun ki on beş sene cihad ettikten sonra bu mertebeye ulaştım.
Ben Allah yolunda yaptığım iş için asla özür dilemem.
Namazda Allah'ın birliğine şehadet eden parmağım asla bir tağutun hükmünü onaylayan tek bir harf bile yazmayacaktır...
Kim bu davetin yoluna girmek isterse bilsin ki bu davet kendisini mala götürmez.
Kesinlikle bilsin ki bu davet onu makama da götürmeyecektir.
Nefsini alıştırsın ki bu davet onu yeryüzünde hiçbir mevkiye getirmeyecektir.
Şayet bu davet kendisini bir yere götürecekse o mevki sadece Rabbinin katındaki mevkidir.
Kim bu davetin yoluna girmek isterse bilsin ki emirlik kendisinden gitti.
Para makam ve dünyevi mevkiler gitti.
Fakat ona bunlardan daha değerlisi kaldı.
Ona celal ve ikram sahibi olan
Rabbinin rızası kaldı."