Anna Karenina ve Savaş ve Barış gibi dünya edebiyatına kazandırdığı başyapıtlarla tanınan Rus romancı Lev Nikolayeviç Tolstoy yaşamının son otuz yılında din devlet toplum birey özgürlük gibi kavramlar üzerine yoğunlaşmış ve bu konularda eserler vermiştir. Bu döneme ait olan "İnsan Neyle Yaşar?" kitabında insan yaşamına dair hayati sorular sorarken bu soruları iyilik-kötülük; yaşam-ölüm harislik-kanaatkarlık benzeri karşıtlıkları temel aldığı ahlaki bir çerçevede yanıtlar. Bu ibret verici meselleri didaktik bir tarzda kaleme alan Tolstoy aynı zamanda kısa öykü yazma konusundaki becerisini de gözler önüne serer.
Zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Tolstoy hayatını hakikati aramakla geçirdi. Bu arayış öyle güçlüydü ki ona yaklaşabilmek için sonunda yaşadığı refah dolu hayattan tamamen vazgeçip yoksul halkın arasına karıştı.
Yalnız bir sanatçı değil bir hakikat arayıcısının en çarpıcı hikâyeleri bu kitapta bir araya geldi.
Bu kitap gerçekle ilişkinizde bir başlangıç olabilir.
Yüce yaratıcı insanları birbirinden ayrı ayrı yaşamalarını değil de birlik halinde yaşamalarını istediğinden fert olarak kendi ihtiyaçlarını değil de birbirlerinin ihtiyaçlarını görebilecek güçler bahşetmiştir insanoğluna. Tanrı görevi olmasına karşın yeni doğum yapmış bir annenin ruhunu acıma duygusuna yenik düştüğü için alamadan dönen ölüm meleğini üç şey öğrenmesi için insan suretine büründürerek dünyaya gönderir:
İnsanın içinde ne barındırdığını öğren İnsana neyin verimediğini öğren İnsanın ne ile yaaşdığını öğren
Bu üç bilgiyi öğrendiğinde yani insanı tanıdığında melek yaratıcısının sonsuz merhametini de öğrendiği için tekrar göğe yükselir.