O zamanlar bu coğrafyada kadınlar için işler yolunda gitmiyordu. Birçoğu kader kurbanı olmaktan kurtulamamanın acısını çekiyordu. Çocuk yaşta masumiyetlerini yitiren kız çocuklarının imdat çağrıları tıpkı bir karınca çığlığı gibi ya da çölde bir damla su aramak gibi...
Herkesin kayıtsız kaldığı bu yaşananlara inandıkları tanrı da gözlerini yummuştu. Belki de kısa bir uykudaydı. O uykusundayken ödenen bedeller kimilerinin hayatına kimilerinin ise yaşamına mâl olmuştu. Uğruna ödenen bedellerden oluşan ağıtların meydana getirdiği albümlerin her bir sözünde gizlenen imdat çığlıkları yalvarışlar af dileme pişmanlıklar ve kabullenişler bu coğrafyanın derinliklerinde kaybolmaktan öteye gidemedi.
Duyguları sömürülen istismar edilen bir kız çocuğunun hayatı boyunca yaşadığı sorunlara ve karşılaştığı zorluklara boyun eğerek uzun yıllar katlanmak zorunda kalmasına sebep olan korkulara ve mecburiyetlere sonsuz lanetler.
Artık uyandırın beni! Gerçekten uzak bu sonsuz rüyadan uzattım ellerimi. Tutun ellerimden kurtarın beni! Suçsuzum! Bir yangınla beraber küle dönen hayatlardan ve hayallerden sesleniyorum size.