Bir şeyi kesin olarak bilebilir miyiz? Bunu yapabileceğimizi savunanlar (geleneksel olarak "dogmacı" adı verilenler) ve bunu yapamayacağımızı savunanlar (geleneksel olarak "kuşkucu" adı verilenler) vardır. Bilgi kurmayı ya da epistemoloji bir anlamda bu iki taraf arasındaki büyük bir tartışmadır. Bazı dogmacılar kesinliği duyularda aramışlar kuşkucular ise duyuların güvenli ve sağlam bir temel olarak alınmasına karşı çıkmışlardır. Diğer dogmacılar ise kesinliği saf akılda aramışlar kuşkucular ise akılsal kendinden apaçıklığın doğruluk için bir güvence olamayacağını savunmuşlardır.
SAĞDUYU BİLİM ve KUŞKUCULUK bu tartışmanın tarihsel dayanaklarını da ortaya koyan bir giriş niteliğindedir. Kuşkuculuğu alt etme çabalarının filozofları çoğunlukla idealist ya da gerçekçi karşıtı öğretilere yönelttiğini göstererek büyük ölçüde kuşkucuların yanında yer almaktadır. Kuşkuculuk bu tür öğretilere karşı çıkarken sağduyu ve bilimle birleşmektedir. Bu kitap kuşkuculuğun ilerletilmesinden üçüncü bir görüşü yanılabilirciliği ya da eleştirel akılcılığı çıkarmaktadır. Kuşkucuların öne sürdükleri gibi kesin bilginin çok azına sahip olmamıza ya da hiç sahip olmamamıza karşın tahmine dayalı bilgiye sahip olabiliriz ve olmaktayız. Bu üçüncü görüş algı bilim ve doğruluğun doğası hakkında vazgeçilmez bir gerçekçiliği içermektedir.