"Nükleer savaşın ardından radyasyon zehirlenmesiyle ölen bir dünyanın unutamayacağınız bir anlatımı." The New York Times
"DÜNYANIN SONU DEĞİL Kİ BU. YALNIZCA BİZİM SONUMUZ. DÜNYA ESKİDEN NASILSA YİNE ÖYLE DEVAM EDECEK."
Döneminin en çok okunan yazarlarından Nevil Shute'un iki dünya savaşını da gören bir uçak mühendisi olduğunu bilince edebiyatındaki mesleğini seven çalışkan iyi niyetli ama dünyanın korkunçluğuyla karşı karşıya kalan çaresiz karakterlerini daha iyi anlayabiliyoruz. Ancak Nevil Shute sadece karamsar değildi mühendisliğin bilimin insan hayatını nasıl daha iyiye götürebileceğini de düşünen bir yazardı. Yayımlandığı zamanın korkularını açıkça görebileceğimiz Kumsalda günümüzde de kendini unutturmayan "büyük savaş" endişesini ve bu savaşın kazananı olmayacağını anlatıyor.
Dünyadaki son nesil. Üçüncü Dünya Savaşı'nın masum kurbanları. Gittikçe yaklaşan radyoaktif bulut. Medeniyetin son günleri.
Avustralya'ya sığınan Amerikan denizaltısı Scorpion'ın kaptanı Dwight Towers eşiyle çocuklarının hâlâ yaşadığına inanmak istiyordu. Yeni istihbarat subayı Peter Holmes ise kaçınılmaz sonu ailesiyle nasıl karşılayacağını düşünüyordu. Hayatını çalışarak birçok arzusunu gerçekleştirmeye cesaret edemeden geçiren biliminsanı John Osborne ise kalan zamanını elinden geldiğince güzel geçirmeye kararlıydı.
Sonra bir umut: Seattle yakınlarından gelen bir sinyal. Belki de hayatta kalan birileri daha vardı. Son bir göreve çıkan bu adamlar ne olursa olsun pes etmeden kıyametle yüzleşeceklerdi.
Kumsalda hayal bile edemeyeceğimiz bir kâbusu yaşayan sıradan insanların hikâyesi.