Hayatı boyunca kendini Rum ya da Türk olarak değil sadece bir ressam olarak tanımlayan İvi Stangali 1950'lerin İstanbulu'nda oldukça hareketli ve renkli bir dönemde varlık göstermişti. Çok sayıda dostu olmasına rağmen yaşam öyküsü neredeyse hiç dillendirilmemişti. Onu nasıl yazmalı nasıl anlatmalıydık? Sula Bozis'in girişimiyle İvi'nin kızı sevgili Maya Stangali'nin arşivinde bulunan sanatçıya ait defterler kartpostallar mektuplar vb belgelerden hareketle bir çalışmaya koyulduk. Uzunca bir araştırmanın sonunda erişebildiğimiz tüm bilgileri değerlendirdik. İzini sürebildiğimiz ölçüde ve tabii ki onun bize hissettirdiklerinin derinliğine inebildiğimiz kadarıyla İvi'yi anlatmaya hatırlatmaya ve yeniden doğmasına bilinirlik kazanmasına yönelik bir çaba sarf ettik. Masalların başında duymaya alıştığımız 'bir varmış bir yokmuş' sözünün İvi Stangali'nin yaşamı için ne kadar da acı verici bir gerçeğe dönüştüğünü hiç unutmadan onu kaybolduğu yerden alıp vatanı olarak gördüğü yere sahip olduğu en önemli kimliği ressamlığıyla ait olduğu zamana hak ettiği şekilde yeniden yerleştirmek istedik.
Çünkü bunu ona borçluyduk."