Abalıyız biz az değiliz yani. Hem nükte var hem işaret.
Hikaye anlayışımız da zaten herkese malum olmuş. Hikayenin evvela hakkını vermeli. Sonrasında onu süzülmüş sözlere dizmeli. Dinleyen her sözü merakla beklemeli. Bilen için hikaye: "Özüyle Allah'a yaklaştırmalı. Sözüyle kalpleri yumuşatmalı. Tesiriyle ahlakı güzelleştirmeli. Dahası ve aslı ruhu beslemeli söyleyeni dinleyeni olgunlaştırmalı. Hikaye yalanla-rüyayla-hülyayla gerçekten/gerçeğinden uzaklaştırılmamalı. Gerçeği gerçekten göstermeli."
Benim için hayat; esintisiyle nahoş bir ıslık çalan rüzgarda savrulan sararmış yapraktan öteye gidemedi. Yoksa hayat: "Yabancısı olduğum hayallerimin yorgunluğunda yalnızlığımın boşluğunda çarpışan renksiz ahenksiz ışıksız parıltılar mıdır? Bir kerecik bile gözlerimi kamaştıramayan..."