Dört duvar arasına sığmmayan beyni uçurumlara susamış nesiller yeşeriyor içimde. Duraksamalardan beslenen hüzünleri yudumlayan sevinçlerle boğuşan kararsızlıklar taşıyor dilimden. Çığlıklar çelimsiz seslere tutsak kalmamalı. Yıldıım gibi inletmeli yerin sahte yüzünü. Bilmediğim bir yerde geçmişim karanlığım yeraltında çürümüş bir bedenim sanki. Hevesim tam azad olacakken zavallı bir yutkunma ile yeniden hapsoluyor ciğerlerime. Yoksulluk damlıyor kirpiklerimden. Kimliğim öylesine kimsesiz... Öylesine ihtiyar!