Yahudi Tüccar Beto Erves'in evlatlık Müslüman oğlu; karanlık bir geçmişin
parlak saltanatının tek mirasçısı...
Bazı hikayeler vardır ki finallerinde veya dönüm noktası olarak adlandırabileceğimiz kısımlarında okuyucusunu hayrete düşürür. Hep beklemediğiniz bir şeyler olur. Hatta hikaye takipçisini boşluğa atıp yapayalnız bırakır. Aynen Arabesk Rapsodi'de olduğu gibi. İnsanın bencilliğini acımasızlığını öfkesini çaresizliğini okurken; soluk soluğa bir gerilim benzersiz bir final sizi bekliyor.
"... 'Ben hep yenilmeye mahkum muyum?
Ben hep ezilmeye mecbur muyum?' Müslüm Gürses; ne içinde ne de dışında tam da hayatın kıyısında bir yerde duruyor okuduğu şarkıyla beni her defasında kendimden alıp götürüyordu. Çünkü tüm janjanlı hayatıma rağmen derin bir arabeskti yaşadıklarım!"
Numan Erves
Susturulmuş vicdanların kadere hükmüyle başlamıştı her şey. Kazanan ile kaybedenin aynı ipte oynadığı... Aşkların gözyaşına dönüştüğü suçun intikam ile harmanlandığı... Bu topraklara dairdi tüm olan... Antalya'da başlayan Aydın'da devam eden ve İstanbul'da son bulan...
"Yaşamak mı ne için? Kader mi? Bilmiyorum... Bu nasıl bir cezaydı? Neydi benim günahım neydi bizim günahımız? Kalbimi söküp gözlerimin önünde çiğneseler bu kadar canım yanmazdı."