"Önce Alioğlu'nun ikinci kitabı Derin Mısra daha çok aşk şiirlerinden oluşuyor. Sevda söz konusu olduğunda gözler ve bakışların özel bir anlamı ortaya çıkıyor. Özlem keder akşam doğa doğanın değişen durumları yalnızlık umarsızlık bekleyiş belli başlı temalar olarak görünüyor.
Dil noktasında Alioğlu deyimleri fazlaca seviyor. Bunlara halk söyleyişlerini yinelemeleri ve eksiltili cümleleri de ekleyince bu şiirin üslubu ortaya çıkıyor. "Kalbim bir kasaba" "göğün yüzü gibi koyu bir yalnızlık" "ölü yaşamakmış ruhumun rolü" "belki akşamın uykusudur sabahlar" gibi ilginç söyleşirler barındırıyor Derin Mısra.
Önce ağaçlarla ve denizle konuşuyor hüzünden dem vururken umuda geçiyor; geceyi yıldızları ve yağmuru betimliyor. Çünkü bu şiir için yağmurun simgesel bir anlamı var. Kimileyin doğanın ögeleri birbiriyle ya da şairle söyleşmeye başlıyor. Uzun şiirlerde hikâyemsi bir yan varken kısa şiirlerde gecenin doğanın ışığın bir anda verdiği manzara deklanşöre basarmış gibi yakalanmaya çalışılıyor."