Sekülerleme süreci insanlık tarihinin en temel gerçeklerinden biridir. Fakat bu gerçek birçok nedenle çeşitli fikir akımlarının veya bazı sosyal-ekonomik öğretilerin gölgesinde kalmıştır. Ancak sekülerleşme süreçlerinin gözden kaçırılması birçok durumda toplumsal ve tarihsel analizlerin başarısızlıkla sonuçlanmasına yol açmaktadır.
Ülkemizde de sekülerleşme kavramı ve gerçeği bilinçlere açık bir biçimde nüfuz etmemiştir. Bu kavram çoğu durumda laiklikle karıştırılmaktadır. Oysa insan aklının özgürleşmesi sürecinin bir yönü olarak sekülerleşme toplumsal ve tarihsel gelişmelerin temelinde yer alan asli ve varoluşsal bir dinamiktir.
Bu kitapta kısa bir genel giriş bölümünden sonra Osmanlılarda ve Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki sekülerleşme süreci siyasi ekonomik ve çeşitli kültürel etkenlerle birlikte fakat özellikle de bilimsel gelişmelerle bağlantısı içinde ele alınmakta ve sekülerleşmenin ülkemiz tarihindeki özgün ve büyük rolü ortaya konulmaya çalışılmaktadır.
Osmanlılardaki ve Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki sekülerleşme süreci anlaşılmadan ne cumhuriyet devrimimizin niteliği ne de onun dünyanın diğer büyük devrimleriyle olan ilişkisi ortak ve farklı yönleri anlaşılabilir.