"Farklı bir kentte yeni renklere seslere kokulara uyanmak kadar güzel bir şey yoktur. Dünyada yüzbinlerce kent var; güneş her kentte farklı doğar farklı batar."
İngilizcede seyahat anlamına gelen travel sözcüğü Latince trepaliare yani işkence (!) sözcüğünden türemiş. Fransızcada travaille olarak karşımıza çıkıyor yani "iş". Belli ki seyahat keyif için yapılan bir şey değil. Günümüzde ise teknoloji gelişti seyahat kolaylaştı ama insanlar da takvimlere saatlere ve cüzdanına tutsak hale geldi. Daha derin daha anlamlı daha nitelikli gezi deneyimleri yerine artık şablonlar var; mutlaka görülmesi gereken yerler listesi mutlaka yenilmesi içilmesi gerekenler gözde varış noktaları var hatta görme sırası denen bir şey var...
İşte bu fikirden yola çıkan Füsun Elioğlu Avrupa gezilerinde tuttuğu notları yaptığı ön çalışmaları gezerken öğrendiği ve kendisine ilginç gelen konular hakkında derlediklerini bir araya getirdi ve ortaya Bir Okurgezer'in Not Defteri çıktı.
Bu kitap nesnel olmak kaygısıyla yazılmadı yani bir rehber kitap değil. Okura nereyi nasıl gezeceğini anlatmıyor. Seyahat deneyimleri paylaşıyor ve "Siz de gelin!" diyor. Kitabın bir de sürprizi var: Yazarın kendi desenleri.
Renkli ve keyifli bir seyahatin sırları Bir Okurgezer'in Not Defteri'nde...