"Londra gözlerimin önünden yüzerek geçti."
Londra'nın sular altında kaldığı bir çevre felaketi sırasında doğum yapan bir anne hayata ve bebeğine histerik bir güçle tutunur. Yükselen suların ve birbirini ezen insanların yarattığı kaostan uzak güvenli bir yer arayışına çıkan çekirdek aile ruhsal olarak tükenen babanın geride kalmasıyla küçülse de zayıflamaz. Anne kanatlarını kavgacı bir şahin gibi açmıştır çünkü göğüs germiştir hayatta kalacaklardır.
Megan Hunter yakın gelecekte geçen distopik romanında kıymet verdiği kelimelerini ihtiyatla seçip titizlikle sarf ediyor. Felaket hikâyelerinin alışılagelmiş telaşa sevkeden dilinin tamamen dışında yangını seli yıkımı değil tüm bunların gölgesinde filizlenme çabası veren hayata ve umuda tutunmaya çalışan karakterleri görürken bir soru düşüyor kafamıza; bunca yıkımın içinden bir anka kuşu doğar mı?