İlk insanlardan günümüz insanlarına kadar gelmiş günümüz insanlarından da kıyamet hadisesini yaşayacak olan insanlara kadar gidecek bir soru vardır. Nereden geldik? Nereye gidiyoruz? İlk insandan yeryüzünde yaşayacak son insana kadar eskimez bir sorudur bu. Nereden geldik nereye gidiyoruz?
İnsanoğlu bu sorunun cevabını ya bilim-din ilişkisi içersinde ya da dini reddedip kendi akılları (heva ve hevesleri) içersinde aramaktadır.
Arayışlarını bilim-din ilişkisi içersinde sürdürenlere göre "herşeyi Yaratan-Tasarlayan bir Tek Yaratıcı" vardır. Kendi akılları ile Tanrı'sız bir Dünya inşa etmek isteyenler için ise "kendiliğinden oluş rastlantı doğa (vb.)" birer yaratıcıdır. İşte incelediğiniz bu kitap kainatın ortaya çıkışından insanın ortaya çıkışan kadar gelişen hadiseleri bu iki bakış açısına göre ortaya koymaktadır. Kitabın Yazarı MUSAOGLU Müslümanların bilim dünyasına borçlu olduğunu
sözkonusu bu borçtan kendi payına düşeni İncelediğiniz bu kitap ve diğer eserleri olan "Tarihsel Bir Gerçek: Nuh Tufanı" ve "İnsanoğluna Biçilen Yazgı: Uygarlığın Tarihi" ile birlikte ödediğini ve sözkonusu bu üç eserin aynı zamanda Avrupa merkezci-Evrimbilimci "sahte tarihsel modele" karşı gerçek bir "tarihsel kültürel model" ortaya koyduğunu düşünmektedir.
Yazar ayrıca; fal büyü rüya tabiri ve benzeri kitaplar okumaktan bilimsel eserler okumaya vakit bile bulamadıkları için bilimsellikten uzaklaşan Müslümanların din'in sadece ilahiyat olmadığını kavrayıp sönen "İslam Medeniyet Güneşi"nin yeniden parlayabilmesi için artık bilimsel eserlere sarılmalarının bir zorunluluk olduğunu (bilimin din'in dışında olamayacağını din'in bilim yani Allah'ın ilmi olduğunu) bilmeleri gerektiğini Dünya'yı Yaratıcısız inşa etmek isteyen evrimbilimcilerin ise dinsiz bilim olamayacağını ve Yaratıcısız Dünya inşası gayretlerinin bilime de isyan demek olduğunu kavramaları gerektiğini de düşünmektedir.