Kalbim Sizde Kaldı Ey Kadim Şehirler!
Türkçe bin yıldır Anadolu topraklarında altı yüz elli senedir de Balkanlar'da yaşıyor. Dini dili ırkı ne olursa olsun; bu topraklar Türkçe ile yoğrulmuş Türkçe ile gülmüş Türkçe ile ağlamış. İnsanlar Türkçe doğup Türkçe ölmüşler. Şehirler de öyle tabii ki.
Şiir olmuş bu topraklarda şehirleri şiirleştirmiş Osmanlı.
Nice kadim şehri aynen korumuş ihtiyaç gördüğü her yere yeni camiler medreseler hanlar köprüler serpiştirerek. Yakmamış yıkmamış aksine; yaşamış yaşatmış!
"İyi insanlar" açmış gül bahçelerinde asırlardır. Minarelerden gelen ezan sesleri kiliselerin çan sedalarına karışmış. Karışmış kaynaşmış...
Osmanlı şehirlerinde her şehir "kendisi" olmuş herkesin "kendisi" olduğu gibi. Herkes kendisi kalmış "bir bütünün özgün bir parçası" olarak.
Her şehir Osmanlı kanaviçesinin özgün bir rengi kalmış. Zira Osmanlı medeniyeti ilmek ilmek eser eser vakıf vakıf dokumuş tezgâhında bu şehirleri.
Gittim yaşadım gördüm. Kulak kesildim sırlarına. Tanıştık ahbap olduk onlarla. Neler anlattılar neler: Osmanlı şehirleri ne besteler terennüm ediyor onlara kalbini açana.
Kalbim onlarda kaldı yalnız. Okuyunca sizin de kalabilir diyeyim baştan.
Bu kitapta Osmanlı medeniyetinin izlerini sürdüğüm bu kırk şehrin portresini okuyacak nabzını tutacaksınız. Anadolu'dan Balkanlar'a; Mardin'den Mostar'a Konya'dan Kırcaali'ye Urfa'dan Üsküp'e.
Kuru bir nostalji kitabı değil elbette bu eser. Okura sorumluluk da yükleyecek; bu şehirleri yaşamak ve yaşatmak gibi.