Yüce dağ başından aşırdın beni
Harlı ateşlerde pişirdin beni
Meğer bu sevdanın sonu yok imiş
Neden doğru yoldan şaşırdın beni
Ocakta savrulan külün olayım
Bir hasırın bir de çulun olayım
Bahçende açılmış gülün olayım
Senden başkasına kul etme beni
3 Mart 1956 tarihinde Andırın ilçesinin Beşbucak Mahallesi'ne bağlı İspirler Obası'nda dünyaya merhaba dedi. İlkokul mezunu olup tahsil hayatına Beşbucak Mahallesi İlköğretim Okulu'nda başladı ve burada bitirdi. İlkokuldan sonra tahsil hayatına devam etmedi. Şiir yazmaya yaş kemale erdikten sonra yani 40'lı yaşlarda başladı. Yavrum adını verdiği ilk şiirini de oğlu Yener'in rahatsızlanması neticesinde hastaneye yatırılınca yazdı. Aslında her ne kadar şiir yazmaya 40'lı yaşlarda başladı dense de gerek yakınlarının ve gerekse de sevdiği insanların vefatından sonra birçoğuna ağıt yakarak söz sanatı ile tanışmıştır. Yaktığı ağıtların sayısı 100'ün üzerindedir. Özellikle eşi Mustafa SOĞANCI'nın rahatsızlanması ve onun vefatından sonra şiir yazmayı âdeta sığınacak bir liman ve tutunacak bir dal olarak görmüştür. Bütün acılarını dertlerini gamlarını ve hatta sevinçleri söze dökerek kayıt altına almıştır. Şiirlerini kaydettiği defterlere göz attığımızda defterin ilk sırasını 20 Şubat 2000 tarihinde kaleme aldığı "Yavrum" isimli şiiri almaktadır.
Ümmü SOĞANCI aslında şiir yazmıyor âdeta yazdığı her dizeyi türkü formatında besteliyor. Kaleme aldığı her şiiri anında türkü yapıyor deyim yerindeyse türkü yakıyor. Yaktığı her türkü özgün eserler arasında olup zihinlerde ve belleklerde kolayca yerini almaktadır. Türkülerinde oluşturduğu nağme ve ezgiler Çukurova ve Toroslar'a has yarı bozlak türünde eserlere birer örnektir. Etkilendiği ozanlar yahut şairler kendisine sorulduğunda önce Karacaoğlan sonra da Aşık Mahzuni Şerif ve Delibal mahlaslı Şair Celil ÇINKIR'ı kendisine örnek aldığını ifade etmektedir. Ümmü SOĞANCI 6 erkek çocuğu annesi ve 9 adet torun sahibi olup hâlen Kadirli İlçesi'nin Şehit Mustafa YAĞIZ Mahallesi'nde ikamet etmektedir.