Sanat sanatçının elleriyle yoğurup önümüze koyduğu değil kendi içindeki aşka ulaşma çabasıdır. Ortaya konulan eserler akıl edilmiş gibi dursa da akla rağmen ortaya çıkmıştır. Bunu bilir ama çoğu kez delilik ile dahiliğin neresinde durduğunu kestiremez. Mecnun gibi çöllere düşse Ferhat'ın önüne dikildiği gibi bir dağ çıksa önüne yanıp kül olacağını bilse Kerem gibi ateş böceğinden farklı davranamaz. Yaptığı her eserde derine inen dalgıçlar gibi vurgun yer. Sarsılır. Uğradığı sürgünün boyutlarını fark etmekse onun yalnızlığını besler. Her eserde safralarından birini iade eder yeryüzüne. Eseri onun bu serüvende bindiği bir araçtır sadece...
Art is not what the artist puts in front of us. But it is the -inner- struggle to reach love. The presented pieces have come true despite the mind although it seems as if they are products of the mind but its known that generally it cannot predict where it stands between genius and madness. If he falls into deserts like Mecnun If a mountain ascends in front of him like it did to Ferhat if he knew it would be ashes and became a firefly he wouldn't have behaved any differently than Kerem. He gets the bends at each of his works like a diver diving in deep water. He shakes. The recognition of the size he reached in his exile feeds his loneliness. He delivers one of his biles to the world in each of his works. The piece is only a vehicle he rides in this adventure.