Yöresel söylemiyle Hizmeker ailesinin geçimini sağlayabilmek adına çocukluğunu ve belki de gelecek düşlerini gözünü dahi kırpmadan feda ederek varlıklı bir ağanın yanına hizmetkâr duran Hüseyin'in gerçek yaşam öyküsünü işliyor.
Roman aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kurulduğu günden bu yana içinde bulunduğu siyasi çalkantıların Anadolu insanının gündelik yaşamına tesirine de tarihsel bir nitelikte ışık tutarken; unutulmaya yüz tutmuş gelenek ve görenekleri adeta ölümsüzleştirme misyonunu da üstleniyor.
Hasan Aşık'ın ilk romanı olan Hizmeker yazarın gerçekçi anlatımıyla okurlara sıradan bir hikâye değil Türk Edebiyatı'na kalıcı bir eser vadediyor.