Hayatı boyunca satılan ezilen oradan oraya fırlatılan bir taş misali görülen bir insan olarak duygu ve
düşüncelerine değer verilmeyen bir esirin dramı konu edilir. Yazar insanın hayvan gibi alınıp
satılamayacağını esir dahi olsa her insanın duyguları hayalleri ve en önemlisi de bir kalbi olduğu
gerçeğini ön plana çıkarır. Romanda Osmanlının batılılaşmış burjuva sınıfının eleştirili esaret
kurumuna bakış açısı ve yaşlı kuşakla genç kuşağın çatışması verilir. Asaf paşa ve Zehra hanım
sosyal münasebetlerde ve evlilikte zenginliği öne çıkarır. Oğulları Celal ise zenginliğin önemli
olmadığını asıl olanın güzellik namus olduğunu belirtir. Günümüz genç kuşağının ilgi çeken bir
yönünü ele alan eser o günkü toplumda da bugüne bilgi vermektedir. Konusu gerçek hayattan
alınmış bu romanda genel manada esir ticareti sosyal sınıflar arasındaki dengesizlik terbiye
meselesi geleneklerin sosyal hayata tesirleri başlıca unsurlardır. Ayrıca kader fikri Sergüzeşt
romanında çok öne çıkmaktadır.