Geçtiğimiz son yüzyılda devletlerin iç ve dış siyaseti açısından ana belirleyici unsurlardan biri haline gelen enerjiye bağımlılık gün geçtikçe artmaktadır. Bu nedenle enerji kaynaklarına sahip olmanın verdiği uluslararası gücü elde etmek için devletler sürekli mücadele içerisindedirler. Petrol doğal gaz rezervleri bakımından dünyanın neredeyse üçte ikisine ve önemli deniz ticaret yollarının körfez ve boğazların geçiş noktasına sahip Ortadoğu küresel güçlerin iktidar savaşını yürüttükleri vekalet ve minyatür savaşlarının yaşandığı bir ortama dönüşmüştür.
Yaşanan kaynak çatışması bölge ekonomik siyasal istikrarsızlığı ve güvenlik sorunları da beraberinde getirmektedir. İstikrarsızlığının ve çatışmaların şiddetli bir şekilde devam etmesi bölgede yaşayan insanların yaşam haklarını tehdit etmekte hatta yok etmektedir ortaya çıkan çevresel sorunlardan kaynaklı gelecek nesillerin devamı için mevcut çevre faktörleri azalmaktadır ve küresel enerji güvenliğinin sağlanmasını da zorlaştırmaktadır. Enerjinin uygun koşullarda sürdürülebilir kesintisiz sağlanması olarak ifade edilen enerjinin güvenliği; tüm dünyanın ihtiyacı olan dünya enerji kaynaklarının üçte ikisini barındıran Ortadoğu'da barışın ve uzlaşmacı politikaların uygulanması ile mümkündür. Dolayısıyla Ortadoğu; vekalet ve minyatür savaşlarının odak noktası olduğu gibi aynı zamanda küresel enerji sorunlarının çözüm noktasıdır.