XVI. yüzyıl hil'atların en çok verildiği merasim olan sur-ı humayunlarda dağıtılan hil'at sayısı dört bine ulaşmıştı. Bu duruma bir diğer örnek ise; IV. Mehmet'in 17. yüzyılda Şehzadelerin sünneti dolayısıyla kutlamaya gelen ve armağanlarını sunan vezirlere seraser kaplı samur kürkler verilmişti. 1675 yılında yapıla bu şenlikte esnafa ancak dördüncü gün de geçiş sırası gelmiş ve kürkçüler onuncu günde padişah huzurundan geçmişlerdir. Bu geçiş merasimini canlı bir tasvirle anlatan Evliya Çelebi kürkçülerin geçişini şöyle anlatmıştır; "Bunlar tahtıravanlar üzre dükkanların nice yüzbin guruşluk samur vaşak zerdeva sansar sincap samur paçası samur kafası kakum ördek boğazı kuğu boğazı saka kuşu boğazı tilki boğazı ve daha sair kürkler ile tezyin iderler.
Evliya Çelebi kürkçüleri beş yüz dükkan ve bin kişiden oluştuğunu samur başlık imal eden seksen dükkan ve yüz beş kişiden meydana geldiğini ifade etmekte aynı şekilde Ahmet Rasim ise 1000 (1591/92) tarihinde İstanbul'da beş yüz kürkçü dükkanı olduğunu belirtmiştir. Sivas gibi taşra şehrinde dahi toplam on dört kürkçü dükkanının icraat yapması kürk kullanımının ne kadar yaygınlaştığını göstermesi bakımından da önemlidir.