İnsan doğumundan itibaren ölüm gerçeğiyle yaşamaya başlamakta ve kendisini bilmeye başladığı andan itibaren de düşüncelerine bununla yön vermektedir. Yaşamı devam ettirmek daha iyi yaşamak yaşam süresini uzatmak veya ölümü geciktirmek gibi düşünce ve eylemler sık sık karşımıza çıkmaktadır.
Resulullah ile oluşan ve daha sonra gelişerek büyüyen İslam toplumu ölüme dair örfünü oluştururken Kur'ân-ı Kerim ve Hz. Peygamber'in sünnetini referans almıştır. Bu bağlamda Kur'ân'daki yaratılışa ve ölüme dair ayetler İslamî tutumu belirlerken sünnet ile birlikte topluma nüfuz etmiştir. Resulullah'ın yanında yetişen ve İslâmî şuura erişen sahabenin tavrı ve bu husustaki amelleri de Müslümanlara bir yol belirlemek açısından büyük önem taşımaktadır. Sahabenin ölüme dair sözleri teçhiz tekfin ve sonrasında yapılan bütün işlemlerde Hz. Peygamber'i örnek almış olmaları ve yaptıkları her amelde onda bir referans aramaları tarihte açıkça görülmektedir.
İslam fetihlerinin artması ve İslam toplumunun büyümesi ile birlikte başka kültürler ve medeniyetlerle karşılaşan ve onlarla etkileşim içine giren sahabe fethedilen ve İslam dairesine giren yeni yerlerde gördükleri güzel ve faydalı uygulamaları da kabul etmekten geri durmamıştır. Müslümanların ölüme dair örfünün oluşmasında fethedilen yeni yerlerin şartları ve bu bölgelerin halklarının kültürü de etkili olmuştur. Bu çalışma ile Müslüman toplumların ölüme dair örfünün oluşumu serüveni çarpıcı örneklerle göz önüne serilmektedir.