Günümüzün biyo-teknolojik ve genetik gelişmeleri insan doğasının geleceğine ilişkin pek çok tartışmayı beraberinde getiriyor. Bu biyo-teknolojik gelişmelerin felsefi etik ve siyasal sonuçlarını ele alan Habermas'ın yönelttiği en çarpıcı soruların başında insanın tasarımcısının Tanrı ya da başka bir yüce varlık değil yine bir insan olmasının insanın kendini tanıyıp bilmesi açısından nasıl bir sonuç doğuracağı geliyor.
İnsanın yaşam kalitesini arttırıcı genetik ve biyo-teknolojik gelişmelerin karşısında olmayıp daha ziyade bu gelişmelerin felsefi ve etik açıdan dikkatle ele alınması gerektiğini vurgulayan Habermas bu son çalışmasıyla bilim-felsefe ilişkisine yeni ve derinlikli bir boyut katmakta ve insanı yakın gelecekte bekleyen en ciddi varoluş sorunlarından biri karşısında uyanık olmaya çağırmaktadır.