Yakuşuk Oğlan aklından bu Bozkurt hâlleşmesini geçirirken Hân Kurıkanı'ndan tarafa baktı. Bakmasıyla kulaklarında arka arkaya çatırtı sesleri duyması bir oldu. Çapula girişenler Hân Kurıkanı'nın direklerini yıkmışlar keçe duvarlarını parçalamışlar ne buldularsa almaya başlamışlardı. İşte o hengâme arasında; gök gözlü gök yeleli Bozkurt; yıkılan parçalanan Hân Kurıkanı'ndan gelen ses ve yükselen tozdan telâşa düşmüş olmalı ki ağzı ve ön ayakları ile Kök Türk batrağının bağlı olduğu direğe âdetâ yapışmıştı. Gök gözlü gök yeleli Bozkurt kurıkanla birlikte batrak direğinin de yıkılacağını sanmıştı. Bu manzarayı gören Yakuşuk Oğlan hızlı adımlarla batrak direğinin dibine geldi ve dişleri ile sıkıca kavradığı direği ön ayakları ile de tutmaya çalışan gök gözlü gök yeleli Bozkurt'un ensesini sıvazladı başını okşadı. Yakuşuk Oğlan; gök gözlü gök yeleli Bozkurt'un köngülünde durmakta olan batrak sevgisine ne diyeceğini bilemedi. Yakuşuk Oğlan için direk ucunda dalgalanmakta olan batrak ile başını ve ensesini okşadığı gök gözlü gök yeleli Bozkurt aynı yerde durmakta idiler. Yakuşuk Oğlan köngülünden bu batrak ve Bozkurt aynîyetini geçirmekte iken ensesini sıvazlamakta olduğu Bozkurt başını yukarıya batrak direğinin tepesine doğru kaldırdı ve gök gözlerini o batrak üstündeki Bozkurt resmine dikti. İnsan aynaya bakınca neler hissederse; gök gözlü gök yeleli Bozkurt da batrak üstüne işlenmiş gök gözlü gök yeleli Bozkurt nakışında aynı şeyleri hissediyor batrakta kendini görüyordu...