Fevziye Şimdi'nin bu ilk öykü kitabında bazen çocukluğunuza yolculuk yapacak bazen erkek egemen toplumlarda kadın olmanın dayanılmaz yükünü hissedeceksiniz omuzlarınızda. Bazen de durup kendinize "Hayat demek bu kadar acımasızlık mıdır" diye haykırarak soracaksınız. Sonra sorularınız ve haykırışlarınız çoğalacak. Yanıt vermek zorunda kalacaksınız. Yanıtlarınızla birlikte çözümler üretecek ve omuzlarınızdaki yükü azaltmak için "Hayat yaşadığın ve yaşattığın kadardır." Diyerek derin bir soluk alacaksınız. Edebiyat da zaten bunu yapabilmemiz için varolmamış mı?
"....Minik sabilerin yaşamına sen ayrı bir hüzün katma. Onların yaşamlarının yönünü kendi ellerinle değiştirme. ...Bakarsın yarın öbür gün yeni bir yuva kurarsın. Helal süt emmiş bir kız bulursun.
Çocuklarına da ana olur. İyi düşündün mü? Onların evlatlık verilmesine göz yumabilecek misin? Yarın öbür gün seni tanımak isteyecekler neden onları verdiğini merak edip sorgulayacaklar. O zaman onlara ne diyeceksin?"