Beni Kör Kuyularda "bütün mümkünlerin kıyısında"n
tam da oradan konuşuyor. İnsanlardaki seyir merakı
bu merakın doğurduğu acımasızlık habire dönen karanlık bir çark çarkın öğüttüğü insanlar yarım kalmış sevdalar
ve parçalanmış hikâyeler...
Beri yandan roman boyunca iki soru peşimizi bırakmıyor: Hakikaten gittiler mi? Gittilerse nereye gittiler?
Beni Kör Kuyularda Kuşlar Yasına Gider'den sonra
"HAT edebiyatı"na yeni taptaze bir kan.
"Dünyanın renkleri değişti onlar ilerledikçe dünyanın sesleri
sessizlikleri değişti şekilleri sonra kapıları kapılarından girip çıkanları değişti gülenleri ağlayanları yürüyenleri değişti
ağaçları çimenleri yaprakları değişti güzellikleri
çirkinlikleri değişti hatta bütün bunlarla ve daha başka şeylerle birlikte mesafeleri boşlukları ve bu mesafelerle bu boşluklarda gezinen kokuları da değişti."