"Tanzimat'la başlayan Osmanlı modernleşmesinin önemli bir eşiği II. Meşrutiyet'le aşılmıştır. Gelen yönetim de asla şeriatın kisvesine bürünmeyecek ve büründürülmeyecektir. Meşruti idareyi ve Kanun-i Esasi'yi Şeriat-ı İslamiye ile paralel değerlendirmek o dönemde yapılabilecek en sakıncalı sentezlerden biri değil de nedir?
Elmalılı Hamdi Efendi'nin bu sentezinden yaklaşık yüz yıl sonra "Müslüman Münevverler" de bu kez İslam-demokrasi İslam-Milliyetçilik hatta İslam ve laikliğin birbirine zıt olmayan sistemler olduğunu öne sürecekler çeşitli sentezlemelere gidebileceklerdir. Oysa Şeriat-ı İslamiye'nin dünya görüşlerinden bir görüş olmadığını diğer bazı dinler gibi sadece soyut olarak uhrevi yaşamı düzenlemediğini bir bütün olarak dünya ve ahireti ele alıp şekillendirme amacının olduğunu en iyi bilen ilmiye sınıfı olmalıydı."
Yakup Döğer Türkiye modernleşmesinde ulemanın ve özel olarak Elmalılı Hamdi Yazır'ın fikri çelişkileri ve dönüşümünün süreç içindeki izlerini sürüyor. Bu günlere nerelerden gelindiğinin ibretlik bir analizi.