Bazen esen bir rüzgâr duyulan bir koku ya da bir melodi kişiyi çocukluğundaki bir ana götürebiliyorsa eğer bütün bunlar çocukluk tecrübelerinin insanın duygu boyutundaki önemine işaret eder. Duygular asla yok olmaz; konuşmamak hatırlamamak düşünmemek yok etmez duyguları. Öyleyse çocuğun beden ve beyin gelişimi kadar duygusal gelişimi de dikkate alınmalı. Çocukları geleceğimiz olarak görmek yerine bizim onların geçmişi olduğumuzu fark etmeliyiz. Onlar küçük yetişkinler değil kendilerine has düşünce tarzı ve dünyayı algılama biçimi olan "çocuk insanlar"dır.
Elinizdeki kitap bir cümle ile ifade etmek gerekirse insanın çocukluk haline duyulan saygının bir dışavurumudur.