Hasret kışında vuslat güneşini bekleyen bir gencin hikâyesine hiç tanık oldunuz mu? Her bir adımında töre korku ve imtihan ile karşılaşmanın ortaya çıkardığı tahribatı hiç hayal ettiniz mi? Eminim başınızdan geçse her bir olayda izdiham yaratarak yakıp kül ederdiniz etrafınızı.
Günlerdir rüyasında kendisini çağıran kişinin ansızın yanı başında dikildiğini fark ettiğinde heyecanından Karadeniz'le yeksan olup ölüm yolculuğuna tabut taşıyacağını bilseydi bu çağrıya yine de karşılık verebilir miydi?
Sevinmeli miydi acaba? Harp esnasında karşına çıkan bütün engelleri teker teker aşarak vuslat meclisinde kendisine verilen minderine acıyla kurulmasına.