Aşk nereden eseceği belli olmayan bir rüzgârdı. O rüzgâr
bir serçeye doğru esti ve serçe dala konmuştu. Kim bilebilirdi
ki o
dalın onun yuvası olacağını..."
Ağacın gölgesine oturdular ve birbirine bakmaya başlamışlardı.
Ağaca konan serçenin sesiyle ikisi de başlarını havaya
kaldırdılar. Serçenin hareketlerini seyrettiklerinde Serdar başını
eğip serçeye bakan Sultan'ı izlemeye başladı.
Sen bir serçesin ve ben de tutunacak dalınım. Sen ne zaman zor durumda kalırsan hep bana tutun ve o güzel sesinle konuş çünkü serçe hep ağacın dalına konup ötüyorsa sen de bana gel hep o güzel sesinle konuş.
Aslında tutunacak dalım hep yanımdaymış ben o dalı uçarken görememişim. Zaman geçtikçe dalı gördüm ama ona konmaya cesaret edemedim. Bir rüzgâr esti ağacın yaprakları oynarken fark ettim dalın güzelliğini ve ona kondum. Evet şimdi ben o dala kondum.
Seni seviyorum!
Seni seviyorum!..