İnanmakla başlar her şey. Önce bir kuple kaybedersin. Sanırsın daha iyisi yok. Bunalım batağına düşersin. Debelendikçe daha da içine çeker seni dehlizler. Tam artık ümit yelkenlerini suya indirirsin bir bakmışsın fırtına bulutlarının arasından gökkuşağı gülümsüyor adeta.
Mitolojik bir hikâyeye ortaklık edeceğinden bihaber yeni mezun bir genç kız Gazel. Yüreğinde kelebekler uçuşurken bir tesadüf eseri rastlıyor şehrin en ücra köşesindeki kütüphaneye. İlk işi ilk heyecanı ve de yere göğe sığdıramadığı kucak dolusu umudu var.
Her şey kütüphanenin sessiz çığlıkları eşliğinde ona verilen metni karşısına çıkan bilgilerle bağdaştıramamasıyla başlıyor. İzmir'de başladığı hayal yolculuğuna Manavgat'ın eşsiz tarihi yapısı eşlik ediyor. Side'deki Apollon Tapınağı'nda doğan güneşin cazibesine kapıldıktan sonra da geçmişe dair bir yolculuk yapması şart oluyor.
Gazel; dünü bugünü yarını ardına katıp geçmişi uyandırmaya gidiyor. Her şehrin kendine sakladığı bir sırrı vardır. Pek çok insan o sırra ulaşmak için hırsla yanıp tutuşur. Ancak içlerinden sadece biri bu sırra nail olur tabii o da ölmemişse.