Kamu işlerinin hukuka uygunluğunun doğrulanışı için takdis edici nesnel bir ölçüt olarak kullanılan kamu yararı ilkesi kavramı politik güç kullanımı hegemonya ve kamusal alanın devletçe temellük edilmiş boyutlarıyla da doğrudan ilişkilidir. Medyada kamu yararı ilkesine halel getiren başka durumlar da vardır: Kamusallığın her düzeyi artık hem özel çıkar ilişkileri ve sermayenin hem de mahrem yaşam ve şahsilik ilkesinin ayartıcı cazibesinin kuşatması altındadır. İlki adeta diğerinin söze ve görüntüye dökülmüş teşriki lojistiği gibidir. Kamunun yararı ve iyiliği gibi tabirlerin siyasi ve ticari çıkarlara kurban gittiği siyasal nitelikli kamunun popülist politik salvolarla çökertilerek yerine 'tefekkürüne' akıl sır erdirilmez kalabalıkların imal edildiği sivil toplum kuruluşlarının olayların seyrini belirleyebilme güçlerinin etkisizleştirildiği toplumsal yapının gerçeğini kavramanın rasyonel zemininin daraltıldığı ve siyasetin şenlikli gösterilere evrildiği bir dönemde medyatik dilin izaha muhtaçlığı başlı başına tartışma konusudur. Kamu yararı kavramının vaktiyle ihtiva ettiği anlamların kasıtlı ihmaline yönelik tutum bir yönüyle de eşit bilgilenme ve özgür haber dolaşımıyla şekillenecek görece aydınlatılmış bir kamuoyunun yakın gelecekteki mevcudiyetiyle ilgilidir. Nitekim yarar ilkesinden ayrı düşmüş bir kamunun imali işini üstlenmiş işe yarar bir kamusu olmayan bir medyatik düzenin yarardan neyi anladığı sorusu meçhuldür.
Kamusuz Yararlar Ülkesi sağ popülist siyasetin yükselişte olduğu bir dönemde kamusuz yararın şehvetiyle şekillenmiş bir medya sisteminin düşünce hayatımızda yol açtığı/açacağı derin uçurumun izini sürüyor. İhbar ve ihtar edici bu sese ciddiyetle kulak verecekler için...