Eylül Sarısı'nı elinize aldığınızda mevsimler arasında gezinen hayat hengâmesiyle oradan oraya savrulan hüzünle kıvama gelen sıcacık bir hikâyenin içinde buluverirsiniz kendinizi.
Eyyup Aksoy'un kendine has insanı yormayan nehir gibi akan diliyle kendinizden geçersiniz. Yıllardır tanıdığınız insanlar sarar etrafınızı.
O muhabbetten bu muhabbete evrilirken insan olmanın ayrıcalığını iliklerinize kadar hissedersiniz.
Hiç bitmesin dediğiniz rüya aleminin bir parçası olursunuz. Erguvanî renge bürünerek olay eksenine sinen dönem gerçekliği ile hafiften sarsılmış olsanız da bizi bize anlatan "aşk" ile kendinize gelirsiniz...