Kanatların kırılmışsa istediğin yere tek uçamazsın! Meri Janan Alborz henüz on dokuzunda bir veteriner adayı ve İranlı bir baba ile Türk bir annenin tek kızıydı. Babası 1979 yılında Muhammed Rıza Pehlevi liderliğindeki monarşi bir yönetimden Ayetullah Ruhullah Humeyni yönetime geçişinden bu yana İran Devrimini ağır eleştiren bir medya patronuydu. New York'ta sahibi olduğu kanaldan asıllı asılsız sansürsüz eleştiriler medya patronunun bir gece aniden ailece Irak'a ait Süleymaniye şehrinden alınıp Tahran da ulu orta infazına sebep olmuştu. Annesi ise kaldığı kadınlar koğuşunda öldürülmüştü. Bu süreçte tutuksuz yargılanan Meri babasının devrim karşıtı arkadaşlarının yardımıyla yasal olmayan yollardan Türkiye'ye getirildi. Bütün kötü günlerin Türkiye'ye gelmesiyle son bulacağını düşünen Meri kaçak yollardan kaçtığı Şiraz'a tekrar bir kaçak olarak gitmek için çırpınacağını asla düşünemezdi... Kerem Acar kimsesiz hatta ilkokula gidene kadar kimliksizdi. Sırf içindeki ezik çocuğun gururu bir bayram sabahı giydiği yeşil asker forması sayesinde okşanınca henüz sekiz yaşındayken asker olmaya karar verdi. Annesinin yaşadığı kötü hayat onu fahişenin doğurmuş olduğu bir piç yapsa da üzerindeki asker üniforması içindeki çocuğa saygınlık kazandırmıştı... İstanbul'un vesikalı bir genelevinde yolları Meri ile kesiştiğinde: Kerem kaza ile arkadaşının hayallerinin tam ortasından vurmuş Meri ise öldü diye saatlerce morga konmuştu... Farklı benzeri olmayan bir kaçış hikâyesi...