Yalan bir tatlı zehir gibi katılır hayatımıza. Sinsince sokulur yanımıza sonra içimize; ufak ufak belli eder varlığını; rahatsız etmeden. Gerçi bir huzursuzluk duyarız başlangıçta bir yabancının tedirgin edici varlığını fazlalığını. 'Burdayım' der fısıltıyla 'burdayım bana ihtiyacım olduğunda sakın unutma sana hayatı kolaylaştırmak için varım ben. Hem bir şey de istemiyorum senden yardımımı iste yeter.' Temkinle yaklaşırız ona önce hafifçe uzatıp elimizi dokunuruz tenine. Yumuşaktır sıcaktır dokunulasıdır. Sonra parmaklarımızı açıp kavrarız onu hemen gelir istediğimiz gibi eğip bükeriz biçimden biçime sokarız hükmederiz ona. Öyle sanırız. Ne kolaydır onun yumuşacık kıvrımlarına sokulmak kendimizi kollarına bırakmak. Bizim yerimize o çözümler sorunlarımızı o çare bulur çaresizliğimize. Her birimizin hayatına çıkmamak üzere girmiştir oysa. Kimliğimizin bir parçası olmuştur vazgeçemeyiz kurtulamayız kollarından kolayca. Yalan gerçeğin bir parçası olur sonunda gerçekten de gerçek olur. Ve bizi inandırır kendine.