Bundan sonra; elindeki bu kitap hicrî iki yüz kırk bir yılında vefât etmiş olan Ebû Abdullah Ahmed b. Muhammed b. Hanbel (rahimehullah)'ın "el-Îmân" kitabıdır. İmam Ahmed (rahimehullah)'ın "el-Îmân" kitabı ilim ehli arasında meşhur bir kitaptır. Kaleme aldıkları eserlerde bu kitaptan çokça istifâde etmişlerdir.
Bu kitabın bize kadar ulaşması için onu öncelikle Allah Teâlâ korumuş sonra hicrî üç yüz on bir yılında vefat etmiş olan Ebû Bekr Ahmed b. Muhammed el-Hallâl (rahimehullah) korumuştur. O bu kitabı tam olarak hocası el-Merrûzî'den büyük kitabı "es-Sünne"de rivâ-yet etmiş bu kitabının "el-Îmân" bölümünde oluşturduğu baplara göre ondan dağınık rivâyetler zikretmiştir. Bu bapları bitirdiği zaman el-Hallâl şöyle demiştir: "Ebû Abdullah'ın 'el-İrcâ' kitabı o bunun bir kısmını İbn Ebî Rezme'ye öğrettikten sonra tamama erdi."
Derim ki: İmam Ahmed'in İbn Ebî Rezme'ye gönderip öğrettiği bu kitabının el-Hallâl (rahimehullah)'ın "es-Sünne"de (1088) zikrettiği geçmişti. O şöyle demiştir:
Bana Ebû Bekr el-Merrûzî haber verdi dedi ki: "Ebû Abdullah bana İbn Ebî Remze el-Merrûzî hakkında dedi ki: 'Bana ulaştığına göre insanlar ona Mekke'de iman hakkında sormuşlar da o "İman söz ve ameldir" diyememiş. Bunun onun hakkında doğru olduğunu bilsem kesinlikle yanıma girmesine izin vermem.' Bundan iki veya üç gün sonra bana 'İbn Ebî Rezme'nin durumu nedir?' diye sordu. Dedim ki: 'Onun hakkında bir şey öğrenemedim. "Benim tarafımdan bir kimsenin ona gitmesini istemem" dediğinden dolayı onun yanına da gitmedim.' Aradan bir süre geçti yatsı namazını kıldık. Sonra dedi ki: 'Ona git zira kendisiyle aramızda bir hukuk vardır. Ona "İbnu'l Mubârek 'İman farklı derecelerde bulunur' derdi" de.'"
Sonra (el-Merrûzî) onun (yani İbn Ebî Rezme'nin) yanına gitti ve (İbn Ebî Rezme) "İnsanlara Irak'a gittiğim zaman Ebû Abdullah ile görüşeceğimi o bana ne söylerse ona göre hareket edeceğimi söyledim" dedi. Sonra (Irâk'a) gelip Ebû Abdullah'a "Bana bir hüccet ver de Merv ehlinin yanına gittiğim zaman bunu onlara bildireyim" dedi. Ebû Abdullah da ona bu hadisleri öğretti ve bana "Bunları ona ver" dedi. (Hallâl'ın Merrû-zî'den yaptığı nakil burada sona erdi.)
Sonra el-Hallâl (rahimehullah) bu kitabı tam olarak aktarmış kitabı bitirince "Ebû Abdullah (radıyallahu anh)'ın 'el-Îmân' kitabının sonu" demiştir.
Bu kitabı meydana getirdikten sonra ilim ehlinin bu kitapta yer alan hadisleri ve eserleri nasıl tahriç ettiğine baktım. Allah'ın lütfu ve minnetiyle onların tahriç ettiklerinin önümüzde duran kitaptan farklı olmadığını gördüm.
İman kitabının el-Merrûzî tarafından rivâyet edilen bu rivâyetini İmam Ahmed'in oğlu Abdullah'ın "es-Sünne" kitabında babasından rivâyet ettikleriyle karşılaştırdım. Abdullah toplamda yüz altmış üç eser rivâyet etmiştir ki bunların on sekizini el-Merrûzî rivâyet etmemiştir. Bunları Abdullah (rahimehullah)'ın "es-Sünne" kitabındaki tahriçlerim ile yetinerek tahriçsiz bir şekilde kitabın ek bölümünde aktarmayı alınacak fâidenin tamama ermesi adına uygun gördüm.
Allah'tan bu çalışmamı yalnızca kerîm vechi için ortaya konan bir çalışma eylemesini beni kendisine kavuşana kadar İslâm ve Sünnet üzere kılmasını niyaz ediyorum. Allah'ın salât ve selâmı nebîsi Muhammed'in onun âlinin ve ashâbının üzerine olsun.