Sivil toplum kavramı azgelişmiş ülkelere bir ikiliği bağrında taşıyarak girdi. Özellikle de uzun yıllar boyu askeri diktörtlükler altında yaşamış olan toplumlar sivil toplumu kurma projesinin bu muğlaklaşmış anlamık için çok uygun topraklardı: bu ülkelerde solun bir bölümü askeri diktatörlüklerin baskıcı devletleri karşısında sivil toplumun piyasa mekanizmasına dayanan bireysel özgürlüklerini savunmayı üstlendi.
Ancak bu ülkelerdeki kimi solcu aydınlar sivil toplumu bir model olarak benimsemenin sınırlarını bu kadar dar tutmaktan yana değiller. Bu sivil toplum modelinde vurgu piyasa ilişkileri ve ulusal bir kapitalizmden çok bireyin ve çeşitli toplumsal grupların devlet karşısındaki özgürlük alanlarının geliştirilmesi üzerinde.