Sevgi Soysal ile Son Röportaj adlı son romanında Atilla Birkiye roman ve hikayeleriyle modern klasikler arasına girmiş Sevgi Soysal'ın son günlerine ilişkin bir tanıklığı konu edinirken dönemin edebiyat ortamından da bir kesit veriyor.
Sevgi Soysal'ın yapıtlarına hayran olan genç bir yazar adayının geleceğe ilişkin tasarılarını kırılganlıklarını yazmaokuma ve edebiyat ortamında bulunma coşkusunu daha sonraki bir zaman diliminde belleğin açılmasıyla okuyoruz.
Yazar nesnel gerçeklik ile kurmaca arasındaki sınırın belirsizliğinin altını çizerek gerçek kişilere gerçek olaylara da gönderme yapıyor. Dolayısıyla bir romanda "gerçek nerede bitiyor kurmaca nerede başlıyor" sorusunu da gündeme getiriyor.
"Gözlerinin içi gülüyordu. Konuştuklarımızın çoğunu hatırlıyorum heyecanlıydım başlangıçta telefondaki gibi saçma sapan sözler söyledim aslında ona olan övgülerdi gençlik coşkusu tutkusuydu çok da haksız sayılmazdım ya yumuşak sesi ama sanki insanın kafasına vurmadan da öğreten sesi beni sakinleştirdi çok kısa bir süre sonra kendimi evimde duyumsamaya başlamıştım sanki yıllardır tanıdığım biriydi yakınımdı dostluğunu ve şevkatini esirgemeyen anaç bir büyüğümdü kadındı ama fotoğraflardakinden daha hoş ve güzeldi. Aslında baştan aşağıya güzeldi."