Ekonomik ve siyasi bir birlik olarak Avrupa Birliği türünün tek örneğidir. Birlik üye ülkelerin kendi egemenlik yetkilerinin bir kısmını Birlik organlarına devretmiş olması nedeniyle uluslarüstü bir yapıya sahiptir ve ayrıca derinleşme ve genişleme yoluyla büyüyerek Avrupa kıtasının neredeyse bütününü kapsayan bir İç Pazar oluşturmuştur. Böylece dünya pazarında kendi rekabetçilik kapasitesini arttırmıştır. Genişleme politikası yeni üyelerin Birliğe nasıl alınacağının derinleşme politikası ise tam üye ve aday ülke olabilmenin çerçevesini çizmektedir. Bu bakımdan derinleşme politikası AB'yi siyasi ve ekonomik bir Birlik haline getiren çok basamaklı bir merdiven olarak görülebilir. Vergilendirme politikası da bu merdivenin en önemli basamaklardan biridir.
Farklı üye ülke vergilendirme sistemleri Birlik içi ticaretin ve rekabetçiliğin önündeki en önemli engeldir. Bu nedenle AB Konseyi ve AB Komisyonu vergilendirme alanında üye ülke sistemlerinin birbirine yakınlaştırılmasına ve bazı alanlarda ortak kuralların kabulüne önem vermektedir. Bununla birlikte bu AB için bile zor bir süreçtir. Çünkü vergilendirme yetkisi ulus devlet için en önemli egemenlik alanlarından biridir ve bu hakkın tümünden ya da bir kısmından vazgeçmek sanıldığı kadar kolay değildir.
AB vergilendirme politikasına uyum bakımından üye ülkelerin atması gereken iki önemli adım vardır. Bunlardan ilki kendi dolaysız sistemlerini birbirlerine yakınlaştırmak ikincisi ise dolaylı vergi sistemlerini Birlik üst politikasına uyumlaştırmaktır. Diğer yandan Birlik aday ülkeler bakımından farklı bir yaklaşım benimsemiştir. Buna göre Türkiye'nin de içinde olduğu aday ülkeler tam üyelik durumunda Birlik politikalarına tam uyum sağlamak zorundadır. Söz konusu konuların 5 ana bölüm halinde ele alındığı bu kitap ile literatüre güncel durumu yansıtan bir eser kazandırılmıştır.