Yahudi inancının Nil deltasında yayılmasından çok sonraları Mısır'da devasa bir görünüm sergileyen tapınak ve piramit duvarlarına işlenmiş metinlerin bir araya getirilmesiyle "Günle gelecek olanın (Ölüler Kitabı)" adlı dinsel bir eser ortaya çıkar. Eserin düşünce babası olan Osiris'in titizlikle hazırladığı "Osiris'infelsefesi"nde düşüş başlar. Çünkü bu felsefeyi en iyi şekilde Amon tapınağında yayan RamsesII'nin (Horus adı "User-Maat-Re Setep-En-Re") üvey oğlu Musa'ydı. RamsesII'nin baskıcı emriyle Nil deltasından ayrılan Musa'dan sonra Amon tapınağında çok daha farklı dinsel çalkanmalar meydana gelir. Musa Osiris Felsefesindeki 42 emri yalınlaştırarak 10 emir halinde uygular. Bu uygulama sırasında Amon tapınağında onun da destekleyicileri vardı. Bu destekleyici rahiplerin sayıları bilinmediği için tarih kitaplarında bir sır gibi kalır.Musa'nın yaşadığı tarihlerden yaklaşık 1.280(?) yıl sonra Meryem'in oğlu İsa dünyaya gelir ve belirli bir yaşa ulaşınca kralın diktatörlüğüne karşı ayaklanma başlatır. Bu ayaklanmayı 12 kişiyle organize eder. Oniki kişi daha sonraki yıllarda 12 havari şeklinde dinsel metinlere işlenir.Mısır mitolojisinde ölülerin yargılandığı ve yeniden yaşama başlayacağı söylenen Duat'ta(yeraltı dünyası) güneşin gece yolculuğunun 12 saatte tamamlandığı 12 ışık merdiveni ve evrene açılan 12 kapıdan söz edilmektedir. Bu sırlarla yüklü ifadelere bakıldığında Amon tapınağında Musa'nın güvenmiş olabileceği rahiplerin 12 sayıyla oluşmuş olacağı fikri akla gelir. Sonraki yıllarda İsa'nın düşünceleri kutsal hale getirilince Yahudilik içinden çıkan Ortodox düşüncesi Hıristiyanlık içinde daha geniş kitlelere ulaşır. Bu felsefe içinde yeni bir oluşum şeklinde ele alınan ancak çok eskilere dayanan "Pocait" inancı belirir ki bu da Anadolu Alevi gelenekleriyle eşit oranda örtüşür. Alevi düşüncesi içinde idol olarak sıralanan 12 imamın 150 yıllık bir periyod içinde oluştuğuna bakıldığında bunun çok ayrıntılı tartışmalar yaratması gerekmektedir. Özellikle 11 imamın eşleri ve yakın akrabaları tarafından zehirlenerek öldürülmeleri de bu tartışmaların içinde yer alması gerekmektedir.Ali Narçın Alevi felsefesinin İslam dini içinden çıkmadığını bu felsefenin Osiris Felsefesine yakın olduğunu özellikle Ortodokslar içindeki "Pocait" düşüncesiyle paralel olduğunu araştırarak bu kitapla okurlarına sunmaktadır.