Çocukluk ve gençlik yıllarımın geçtiği 1950'lerde 60'larda İstanbul denince akla Tarihi Yarımada yani sur içi gelirdi. Sur içindeki tarihi semtlerin hepsinin kendine has bir kimliği vardı. Bir buçuk milyonluk bir nüfusa sahip olan İstanbul'un o masum yıllarında İstanbullular gündelik temel ihtiyaçlarını mahalle bakkalından semtin kasap manav balıkçı ve fırın gibi küçük esnafından temin ederlerdi. Süpermarketlerin AVM'lerin henüz hayatımıza girmediği o yıllarda büyük ihtiyaçlar için Eminönü'ne gidilir. Mısır Çarşısı'nda Tahtakale'de Mahmutpaşa ve Sultanhamam çarşılarında alış veriş yapılırdı.
Eminönü liman bölgesinin yer aldığı Sirkeci'den Unkapanı'na kadar uzanan ticari bölge yüz yıllar boyunca İstanbul halkının ihtiyaç duyduğu iaşenin temel tüketim mallarının yaş ve kuru gıda maddelerinin dışardan getirildiği depolandığı satıldığı pazarlandığı bölgeydi. İstanbul ticaretinin kalbi yüz yıllar boyunca burada atmıştı.