Bir masalın içinde miyiz ne?
Her şey o kadar saçma ve sanal ki!
Kötü bir büyücü renkleri çalmış elimizden...
Çiçekleri gülleri yok ettiği gibi gökyüzünün ve denizlerin
maviliğini de çok görmüş!
En kötüsü de duygulara yapılanlar!
Duygularımız "Duygusuzlaştırılmış!"
İnsanı duygularından arındırdığınızda geriye ne kalır ki?
Her şey ama her şey bizi "bencil" yapmak için uğraşıyor. Ağustos böceğinin tedbirsizliği bir kusur olarak yerilirken karıncanın bencilliği yüceltiliyor. "Paylaşmak" hiçleştiriliyorken ne pahasına olursa olsun "kazanmak" kutsanıyor. "Tükettiğin kadar varsın!" söylemi sahte bir dinin amentüsü gibi dayatılıyor. Masalımızın devleri de var çölleri dağları da...
Ve iyi kalpli doğru davaranışlı insanları da...
Hayatın zor olduğunun bilincinde olan bu güzel insanlar
büyücüye de devlere de bencillere de karşı koyuyor...
Hayatın zorluğunu bahane etmeyip sahtekâr olmayan insanlar!