Emine Semiye son romanı Gayya Kuyusu ile okurları 1910'ların İstanbul'una davet ediyor. Yoksulları zenginleri yangınları ve yaşanan savaşın etkileri aracılığıyla capcanlı kılınmış İstanbul'un başta Aksaray ve Üsküdar olmak üzere çeşitli semtlerini dolaşırken hayatlar birbirine bağlanıyor dayanışmalar kuruluyor ihanetler gerçekleşiyor. Evlerin içlerinin de dışlarının da nice felaketle özellikle de cinsel şiddetle dolu olduğu tarihsel koşullarda Emine Semiye'nin roman kişileri umut devşirebilecekleri ilişkilerin peşine düşüyor. Şehrin toplumun ve kişilerin zemini sarsılırken ve şehir bir gayya kuyusuna dönmüşken kurtuluş nasıl mümkün olabilir?