Harem Ömer Seyfeddin'in 20. Yüzyılın ilk çeyreğinde Osmanlı toplum hayatını yansıtan hikâyelerinden birisidir. Geleneklerine bağlı Sermed Bey ile Fransız terbiyesinde yetişmiş Nazan Hanım'ın arasında geçenler bir anlamda Doğu-Batı çekişmesinin izdüşümü gibidir. Harem Batılıların gözünde Doğu'nun sembolüdür. Sermed Bey'e göre ise bir "mukaddes".