Drakula ve onunla ilgili bildiğiniz duyduğunuz her şeyi unutun.
1456 yılında başlayan bir felaket onu bir katil canavar ve aşkı uğruna intikam için ruhunu şeytana satacak bir adama çevirmişti. Yüz yıllar sonra uyandığın da kendisi ile ilgili ilginç fanteziler hikayeler efsaneler ile karşılaşmıştı. Uyandığı dünya çok büyük ve karmaşık bir haldeydi. Kimliğini saklamalıydı uzun süreli yokluğunda soyu ve adamları tüm dünyaya yayılmıştı. Osmanlı torunlarının egemen saltanatı bitmiş uğruna yaşarken öldüğü ölüp de intikamı için tekrar bir canavar olarak döndüğü kadın bulunmuştu. Tek bir sorun vardı sevdiği kadın geçmişlerinden bir haber yeniden doğmuş bir reenkarnasyondu. Belki de sadece o öyle sanıyordu.
Ben Aybüke Uçar dört yıllık üniversiteyi beş buçuk yılda bitirmiş okuldan sonra zor bela yaşadığım şehir Bursa'da bir yerel televizyon da iş bulmuş ve bu işi de her gün istisnasız eline yüzüne bulaştıran annesi ve anneannesi tarafından sürekli koca adayları bulunan bir mağdureyim. Tabi ki bu madalyonun görünen yüzü. Görünmeyen yüzü ise çocukluğumdan beri uyurken ve uyanıkken gördüğüm rüyalarım hayallerim ya da artık siz ne derseniz halüsinasyonlarım var . Bu halüsinasyonların tamamı Osmanlı sarayın da geçmekte neredeyse hepsi de birbiriyle aynı. Mehmet ismin de genç bir adam ve esmer güzel yüzlü bir çocuk ve yine ona çok benzeyen genç bir adam ile ilgili. Ve nereden bile bilirdim insanlığımın dahi yalan olduğunu. Ruhumun derin sırlar sakladığını benim de bunları öğrenme ve içinde tekrar kaybolma zamanımın geldiğini...!