Âşık tarzı kültür geleneği içerisinde yer alan âşıklar değerlendirilirken âdeta klâsikleşmiş bir anlayışla âşığın hayatı sanatı ve eserleri şeklinde sabit bir yapı benimsenmiştir. Âşığın eserlerini hangi ortamda niçin ve nasıl ürettiği ve bunları nerede ve nasıl tükettiği üzerinde pek durulmamıştır. Hâlbuki sözlü kültür ortamında icra töresine bağlı olarak ortaya çıkan her ürün kendi bağlamı içerisinde hayat bulmuştur. Dolayısıyla değerlendirmelerde şairi ve onun eserlerini çevreleyen sosyal yapının da asla gözden ırak tutulmaması gerekir. Ayrıca geleneğin gösterime (performance) dayalı yapısı düşünüldüğünde böyle bir değerlendirmenin lüzumu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple çalışmada M. Fuad Köprülü ile Ahmet Remzî Dede'nin XIX. yüzyılın ileri gelen âşıklarından biri olduğunu belirttiği Âşık Rûzî ve ona ait şiirler sosyo-kültürel bağlamı içinde ele alınıp değerlendirilmiştir. Böylece bir taraftan Rûzî'nin âşıklık geleneği içindeki yeri belirlenmeye çalışılırken; diğer taraftan şiirleri etrafında onun yaşadığı döneme ve bu dönemin özelliklerine ayrı bir pencere açılmıştır.
Âşık Rûzî'nin önemli bir diğer yönü de eserlerinde Bektaşî neşvesi ve tavrını çok kuvvetli bir şekilde yansıtmasıdır. Bu yönüyle Âşık Rûzî ve şiiri XIX. yüzyıl Bektaşîliğinin edebî ve sosyo-kültürel yapısına da ışık tutmaktadır.