Siz ölümle özgürleşenlerden mi yoksa ölüme tutsak olanlardan mısınız? Hikâyem bu soruyla başladı.
Bu soruyu kendime sorduktan sonra arabayı durdurdum
ve ters yönde yürümeye başladım.
Başkalarının kararlarıyla kendime değerler biçmiş
yollar çizmiş sıfatlar yaratmıştım. Korkularımı bile başkaları belirlemişti. Nasıl sevileceğini onlardan öğrenmiştim. İçimdeki boşluğun sebebi buydu. Herkes...
Mutluluk ruhumdan çekilmiş geriye görse de anlamayan duysa da dinlemeyen hissetmeyen sevemeyen
kendini yüz yaşında zanneden bir beden kalmıştı.
Yaşadıklarım mı beni böyle bir insan yapmıştı yoksa korkularım mı hayatı böyle yaşamamı sağlamıştı bilmiyorum? Bildiğim tek şey; şimdiye kadar kendime
hiç fırsat tanımadığımdı. Her şeyi kuralına uydurmuştum ama kuralları kimin yazdığını hiç sorgulamamıştım.
"Çok geç kaldın!" diyordu içimden bir ses.
Düşüncelerim bile zincirlenmişti kuyuya...
Değişmenin umudun hayali bile kalmamıştı sanki.